6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, ticari ilişkileri düzenleyen hükümleri açıklar ve ticaret yapma koşullarını ortaya koyar. 5393 Sayılı Belediye Kanunu ise belediyelerin görev ve yetkilerini belirlediği gibi tüm bunların hangi organlarca yapılacağını ortaya koyar. Peki belediyeler, emlakçılık (emlak alım-satım pazarlaması yapan şahıslar) ya da gayrimenkul yatırım ortaklığı (GYO) veya yapı denetim şirketi gibi çalışabilirler mi? Yasalara göre hayır tabii ki..
Böyle bir belediye var ve son günlerde ismi imar yolsuzlukları ile çok gündemde... Başbakan Erdoğan’ın, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın bildiği, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun dillendirdiği, 25 bin kişinin feryadının aylardır yükseldiği sık sık medyada yer alıyor.
Tabii ki olayı da merak ediyorsunuz. TV reklamlarıyla ortaya çıkan anlı şanlı bir konut projesinde yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi konumuz. Bir tarafta arsa sahibi, bir tarafta yüklenici (müteahhit), aralarında da belediye. İyi mi? Sözleşme şartlarına göre belediye sözleşmenin garantörü. Ayrıca yine sözleşme gereği bu alana ait imar planlarının en üst imar yapımı ve onayı mercii... Ayrıca kendi görevi olmamasına rağmen alanın ihtiyacı olan elektrik, doğalgaz, telefon gibi altyapı hizmetlerini de üstleniyor... Yine sözleşmeye göre belediye proje alanında bulunan 2 adet dini tesis (50.000 metrekare alana 2 cami de enteresan), sağlık ocağı, kreş vs. binalarının da yapımının sorumluluğunu da alıyor. Daha bitmedi! Belediye sözleşme gereği inşaatların projeye uygunluğunu kontrol etmek üzere bedeli müteahhit tarafından ödenmek üzere 3 teknik eleman görevlendiriyor. Sanki bu ülkede yapı denetim şirketi yokmuşçasına ya da kontrollük işlerine ait yasal düzenleme... Neyse ustalık dönemindeki belediyeniz bu işler karşılığında yapılacak inşaatlardan % 2 pay alıyor. Eh daha ne diyelim alan razı veren razı mı desek yoksa... tüm bu yapılanların T.C. yasalarına uygunluğunu mu sorgulasak... Biz gene de soralım.
Belediyenin böyle bir konuda yasal yetkisi var mı? Belediye başkanı bu yetkiyi kullanmak üzere meclisten yetki aldı mı? Belediye yetkisi dahilinde olmayan elektrik, doğalgaz, telefon gibi yatırımları yaptı mı ya da bunun için bütçeden pay ayırdı mı? Belediye kontrollük için anlaştığı teknik elemanları kendi bünyesinde mi gösterdi yoksa hizmet mi satın aldı? Belediye tüm kararlarını Büyükşehir Belediyesi onayından geçirdi mi? Sözleşme belediye kaşesi ile yürürlüğe girdiğine göre belediyenin noterlerin yetkisini de kullanabilmesine ait yasal bir düzenleme mi söz konusu? Belediye % 2 karşılığı aldığı konut veya işyerlerini hangi usul ve kaidelere bağlı sattı veya kiraya verdi? Belediye, yapmayı taahhüt ettiği işleri gerçekten % 2 pay karşılığı elde ettiği bedelle sağlayabilir mi, yoksa bütçesinden ayrıca ödenek ayırdı mı? Vb...
Sorular bitmez ama anladığımız kadarıyla belediyenin imar planlarında emsalleri niçin sürekli arttırdığı ortaya çıkmakta. Anlayacağınız ne kadar arttırsa o kadar pay. Belediyemiz de aslında T.C. belediyesi değil. 6102 Sayılı Kanun’a uygun kurulmuş bir ticari kurum olsa gerek!
Şakir Sinan GÜNGÖR
Öyle bir barışçıl eylem ki...
RUMELİFENERİ’nde, 5 bin kişinin okuduğu Koç Üniversitesi’nde ilginç şeyler oluyor. Birçok üniversitede yapılan eylemlerde öğrenciler dövülüp bibergazı yerken, Koç’ta öğretim üyeleri ve öğrenciler, işten çıkarılan işçilerle birlikte hareket ediyorlar. Son yıllarda pek görülmeyen bir dayanışma örneği...
Üniversitenin temizlik, faks ve fotokopi gibi büro hizmetlerinde çalışan taşeron firma ISS’e bağlı 161 işçi geçen salı günü mesai bitiminde evlerine gitmek üzere bindikleri servis araçlarından bir süre sonra indirilip kendilerine işten çıkarıldıkları bildiriliyor. Bölgede yaşayan çocuklarını orada okula gönderen işçiler, yaşadıkları yerden oldukça uzak yerlere gönderilmek isteniyor. İşçiler bu değişikliği kabul etmeye zorlanıyorlar. Aslında ISS’ın sözleşmesi 13 Mayıs’ta sona ereceği duyurulmuştu. Bir anda işten çıkartmanın yapılması öğrencileri ve öğretim üyelerini bir araya getirtti.
Bu sırada üniversite rektörü Ümran İnan, üniversitenin yeni bir taşeron şirketle anlaşma yaptığını duyurdu.
Son durum şu: Öğrenciler ve öğretim üyeleri nöbetleşe olarak, kampus dışında kurdukları çadırlarda 24 saat eylem yapan ISS taşeron işçilerine tam destek veriyorlar. Olay taşeron firma değişmesinin ötesinde bir şey... Herkes barışçıl amaçla bu eyleme katılıyor. Hocalar, atılan işçiler nedeniyle hiç hoşnut değil.
Öğrenci kulüpleri de gayet aktif. Çalışanların onurlarının kırılmasını istemiyorlar. Bu eylemi YÖK ve diğer rektörler dikkatle izlemelidirler.
Biliyor musunuz
- ‘GEZGİN, yazar, yunus dostu” olarak bilinen Buket Uzuner’in, 196 ülkede 32 milyondan fazla kullanıcıya sahip change.org platformunda başlattığı ‘Kaş Yunus Parkı derhal kapatılsın ve yunuslar özgür bırakılsın’ kampanyası ile 20 bine yakın imza toplandığını ve bunun 8 Nisan Pazartesi günü Kaş ve Antalya’da ilgililere teslim edileceğini açıkladığını...
- AKP İstanbul Milletvekili ve Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem’in kızı Zehra ile Beyoğlu Belediye Başkanlığı’ndan beri ‘manevi oğlu’ olarak yanından ayırmadığı Büyükşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürü Muhsin Doğan’ın pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde evleneceklerini...
Kemerburgaz’ın ‘imha ve ihya’ köyü Işıklar’dan haberler!
EYÜP Kemerburgaz Işıklar Köyü halkından bir grup, 27.03.2013’de köşemizde yer alan İSKİ’nin açıklamasını yetersiz bularak yenidensoruyor:
Biz ‘ihya ve imha’ başlıklı yazımızda Kilsan arazisi içinden geçen derenin İSKİ tarafından mı, Kilsan tarafından mı islah edildiğini sorduk. İSKİ, köşenize
“Kolektörü kurtarmak için biz yaptık” dedi.
Peki sormazlar mı adama? Bu dere ve kollektör yanlızca Kilsan arazisinden mi geçiyor? Diğer köylülerin arazisinden geçmiyor mu? Kollektör Kilsan’dan sonra 2 km. uzamıyor mu?
Demekki kollektör Kilsan arazisi içinde zarar görüyor, Kilsan’ı geçince zarar görmüyor.
Bir başka merak konusudur.
Işıklar köyü kanalizasyon ihalesi hangi firmaya ihale edildi? İhale nasıl yapıldı?
Işıklar köyünün hemen yakınındaki taş ocağı (Öztaş) Hüseyin Evliyaoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Grup Başkanvekili olduğu dönemlerde, İBB’ye mal (mıcır, taş) sattı mı?
Satıyorsa İBB hangi nedenlerle Öztaş’lardan mal alıyor?
(İSKİ Genel Müdürü Sayın, bunlardan haberdar olmayabilirsiniz. Çünkü bunlar sizden önceki dönemlere ait... Sorgulanırsa, bunlar çıkacaktır.)
Evliyaloğlu’na sorulara devam ediyoruz:
Işıklar köyündeki ‘malikanenizin’ yapımı esnasından şimdiye kadar bahçesinin sulanması için Bağcılar ve Güngören Belediyelerinin su tankerlerine kaç yıldır su taşıtıyorsunuz?
Şimdiye kadar ne kadar ücret ödediniz?
Eğer ücret ödediyseniz bizler de aynı bedellerle su alabilir miyiz?
Büyükşehir’e bağlı Kompost Gübre Fabrikası’ndan (İSTAÇ) kaç kamyon gübre getirtip arazisine serdirttiniz? Bunlar için para ödediniz mi?
İBB Planlama Daire Başkanlığı’na ve İBB İmardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı, aslen Erzincan Refahiye ilçesinin Oğlansuyuf köyünden olan Mevlut
Vural’a sormak gerekiyor:
Kilsan’ın işgalindeki 84 dönem 2B arazisi ile Büyükşehir eski Grup Başkanvekili
Hüseyin Evliyaoğlu’nun arazilerini konut alanında bırak, gariban köylülerin evlerinin, ahırlarının işyerlerinin bulunduğu yerleri hizmet alanına sok...
Bu uygulama sizin adalet anlayışınıza sığar mı?”
Köylüler çok dertli, anlatacakları o kadar çok şey var ki..
İtalyan arkeoloğun kazı atraksiyonları
DENİZLİ’ye 18 km uzaklıktaki Roma döneminde kurulan antik kent (Bizans, Selçuklu dönemi izlerini de taşıyor) Hierapolis’te kazı çalışmalarını yürüten İtalyan Kazı Heyeti’nin Başkanı Francesco D’Andria’nın ‘Cehennemin Kapısı’nı bulduğu yolundaki açıklamaları ile ilgili bilgiler yine kafa karıştırdı.
D’Andria bu açıklamalarıyla hep kendisini gündemde tutmak için mi yapıyor bunları... Yoksa görevden alınma korkusuyla kendisini gündemde tutma kaygısıyla mı? CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in 5N1K programında gündeme gelen konunun ayrıntısını öğrenmek ister misiniz?
Hierapolis antik kentinde İtalyanlar tam 56 yıldır kazı çalışmaları yapıyor. Hieropolis’te İtalyan kazıları 1957 yılında Prof. Paula Verzone ile başladı, ardından Kazı Başkanlığı’nı Prof. Dr. Darie De Bernardi Ferraro üstlendi. Ordinariyüs Prof. Francesco D’Andria ise 200 yılından bu yana kazı başkanlığını sürdürüyor.
Kazı Başkanı D’Andria, Hierapolis kazılarına 1974 yılında asistan olarak katıldı ve 39 yıldır kazılarda bulunuyor. Hierapolis kazılarıTürkiye ve İtalya arasındaki anlaşma kapsamında Politecnico Torino Üniversitesi ile başladı daha sonra Lecce Üniversitesi (Bugünkü adı Salento Üniversitesi) ile devam ediyor.
Antik Hieropolis kentinde Cehennem Kapısı olarak bilinen yer 1960’lı yıllarda ilk kazı Başkanı Paula Verzone döneminde bulundu. Cin Deliği olarak bilinen yerdir. Hades, Yunan mitolojisinde ölüler ülkesinin tanrısıdır. Bu kehanet merkezinin altında büyük bir fay kırığı var. Bu fay kırığından çok sayıda termal su çıkıyor. Bu termal suyun karbonmonoksiti bu çevrede bulunuyor. Bu yüzden çevrede bulunan bütün kuşlar bir süre sonra ölüyor.
Antik Çağ’da kişilerin ruhlarının Hades kapısından geçtiğine, kapıdan geçtikten sonra kayıkçının ruhu ölüler ülkesine götürür ve o kişinin ruhu huzura erer. Bu kehanet merkezine geleceği öğrenmek isteyenler kurbanlarıyla birlikte gelirdi. Apollon tapınağının rahibi o kurbanı keser daha sonra burada var olan 24 harften birini çektirir ve harfin karşılığında tanrının kehanetini o gelen kişiye söylerdi. Cehennemin Kapısı, Denizli’de ve Pamukkale’de 53 yıldan beri biliniyor.
İtalyan Kazı Başkanı Frencesco D’Andrea’nin bulduğunu söylediği kapı ise ikinci bir kapı... 53 yıldır bilinen kapı erkeklerin cehenneme geçiş kapısı.
D’Andria’nın bulduğunu söylediği yer ise birinci kapının 60 metre uzağında antik dönemde kadınların cehenneme geçiş kapısı. Yani ikinci bir kapı. Kapı Hades‘in karısı Fersafone’nin (Diğer adı kore) Plutoniosu için yapılmış. D’Andria, ikinci kapıyı 2011-2012 yılı kazılarında ortaya çıkardı.
D’Andria iki yıl önce de Hierapolis’te martiriumu bulunan İsa’nın havarilerinden St. Philippus’un gerçek mezarını bulduğunu açıklamış, açıklaması geniş yankı uyandırırken tartışmalara da yol açmıştı. Pamukkale’de İtalyan heyetin kazı çalışmalarının çok ağır gittiği, yılda sadece iki ay kazı ve restorasyon çalışmaları yapıldığı gerekçesiyle Denizli Valiliği, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a başvurmuş ve kazıların İtalyan heyetten alınarak Türk heyete verilmesini istemişti. Kentteki diğer antik kent olan Laodikya’da kazı çalışmalarının 12 ay boyunca sürdürülmesi ve 10 yılda antik kentin önemli bir bölümünün gün yüzüne çıkarılması nedeniyle Hierapolis kazılarının Pamukkale Üniversitesi’ne verilmesi için girişimlerde bulunulmuş, ancak sonuç alınamadı. Kazıların İtalyanlardan alınması yönündeki lobi çalışmaların ardından İtalyan heyetin önemli bulgulara ulaşması kazıyı kaybetmeme çabası olarak yorumlanıyor.
Bu bilgiler nereden mi, Denizli’de bir grup arkelog ve turizm rehberinden geldi.
Bu konuda çok dertliler... Denizli’de 18 antik kent var; bunlar düşünülürse çok hassasiyet gösterilmeli...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder