1926’dan Önceki Dönemde Boşanmada Mal Paylaşımı
1926 yılından önce Türk Hukuku’nda karı-koca mal rejimi kavramı ve buna ait çeşitli kurallar yoktu. Eşlerden her birinin kendi mallarında eskisi gibi zilyet ve bunlara tasarrufta zilyet olması, yani tam anlamıyla mal ayrılığı vardı. Kocanın, eşini her an boşanma hak ve yetkisine sahip olması karşısında kadının kendi malları üzerindeki hak ve menfaatleri tam olarak sağlanmış oluyordu.
1 Ocak 2002’den önce edinilen mallarda da kadının hakkı olabilir:
743 sayılı Medeni Kanun ise, yasal mal rejimi olarak mal ayrılığını (md.170) kabul etmekle beraber, onun yanında mal birliği ve mal ortaklığı gibi iki farklı mal rejimini de düzenlemiş böylece de eşlere farklı üç mal rejimi türünden dilediğini seçebilme imkânını sağlamıştı.
1 Ocak 2002’de 4721 sayılı yeni Medeni Kanun’un yürürlüğe girmesinden önceki dönemde yapılan evlilikler için mal ayrılığı sistemi benimsenmiştir.
Yani bir evlilik 1 Ocak 2002’den önce başlamışsa ve evlilik sözleşmesi de yapılmamışsa, evliliğin bu döneminde eşlerin adına kayıt ettirdikleri mal varlıkları kimin adına kayıtlı ise onun olur. Bu dönemlerde evin geçimi erkekler tarafından sağlanır, kadınlar ise çalışmazdı. Evlilik içinde alınan mallar da genellikle erkek adına kayıt edilirdi.
Bu dönemde kadınların, kocalarının mal varlığında hakkı bulunmuyor; ancak çalışarak evin geçimine katkıda bulunan kadınlar ile ziynetler veya ailesinin katkılarıyla vb. şekilde eşinin edindiği mala katkı yapılması hali bu kuralın istisnasını oluşturuyor.
2002 Yılından Sonraki Dönemde Boşanmada Mal Paylaşımı
4721 sayılı Türk Medeni Kanun Dördüncü Bölüm’de “Eşler Arasındaki Mal Rejimi” başlığı altında 202- 281. maddeleri arasında eşler arasındaki malî ilişkiler, özellikle Medeni Kanunun öngördüğü çeşitli mal rejimlerinde eşlere ait olan malların yönetimi, mallardan yararlanma, mallar üzerinde tasarrufta bulunma ve eşlerin bu konudaki sorumlulukları, üçüncü kişilerin mal rejimleri karşısındaki durumları gibi konular düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler karşısında, aralarındaki yasal mal rejimini değiştirmemiş eşlerin 1 Ocak 2002 tarihinden önceki malvarlıklarına 743 sayılı Kanun’a göre mal ayrılığı, 1 Ocak 2002’den sonraki malvarlıklarına ise edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır. Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü, başka bir mal rejiminin kabulü, mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine karar verilmesiyle sona erer.
Edinilmiş malların tasfiyesi sırasında alacağa ilişkin olmak üzere değer artış payı alacağı ve katılma alacağı olmak üzere iki taleple karşılaşılabilir.
Kural olarak, 1 ocak 2002’den sonra bir eşin edindiği mal varlığının değerinin yarısı diğer eşe aittir. Diğer eşin çalışması, çalışmaması hatta fiili olarak aynı evde yaşıyor olup olmamaları dahi önemli değildir.
Boşanmada Mal Paylaşımı Konusunda Sıkça Tekrar Edilen Yanlışlar:
Sizler gibi ben de internete giriyorum, gazete ve televizyon izliyorum. Katıldığım tüm programlarda ve sizlerden gelen sorularda maalesef bu bilgi kirliliği ile savaşmak zorunda kalıyorum. Etrafta o kadar çok fazla ve birbiriyle çelişen bilgi var ki, normal bir insan kimin söylediğinin doğru olduğunu şaşırıyor maalesef. Bu nedenle önemli gördüğüm bazı sorularınıza verdiğim cevapları buraya da aldım. Lütfen her okuduğunuza itibar etmeyin ve işi ehline bırakın.
Yasin Bey, çeşitli forumlarda bazı meslektaşlarınızın eşin 2002’den sonra edindiği şirket hissesi üzerinde diğer eşin hiç bir hakkı bulunmadığını okuyoruz. Bu doğru mu?
Bu yazıları ben de okuyorum. Maalesef bu tam olarak doğru değil. Eşin 1 Ocak 2002 tarihinden sonra çalışmaları karşılığında kazandıkları ile kurduğu, ortak olduğu şirketlerdeki hisse değerleri ve bu hisselerin gelirleri üzerinde diğer eşin edinilmiş mallara katılma rejimi dolayısıyla hakkı bulunmaktadır.
Yasin Bey, ünlü bir kişi Acun Ilıcalı’nın boşanma davası ile ilgili olarak “eşinin yarı yarıya hakkı bulunmadığını, herkesin yanlış bildiğini” yazdı. Bu doğru mu?
Hukuki konularda danışma verme hakkı Avukatlık Kanunu gereğince sadece avukatlarda bulunmaktadır. Zamanında bu kanunun bu şekilde yapılmış olmasının nedeni yalan yanlış, eksik bilgilerle halkın yanıltılmasının önüne geçmek olmalı. Öte yandan o kişinin söylediği söz 1 Ocak 2002’den önce iktisap edilmiş mal varlığı açısından doğrudur.
Menfaatiniz için herkesin söylediğine inanmayınız.
Boşanma davasında mal kaçırmanın önlenmesi için tedbir koyulabilir mi? Koyulabilirse nasıl?
Boşanma davası sırasında mal kaçırmanın önlenmesi için hukuken mallara tedbir konulamaz. Bu kanun yeni olduğu için ülkenin çeşitli yerlerinde farklı uygulamalar söz konusu olabiliyor. Ancak kanuna ve Yargıtay içtihatlarına göre boşanmada mal kaçırmanın önlenebilmesi için boşanma davası ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi davası da açılmalı. Bu dava açılmadan boşanmada mal kaçırmanın önlenmesi için eşin malvarlığı üzerine tedbir koyulması yanlış olacaktır.
Boşanmadan sonra mal paylaşımı davası açılmasının 1 yıllık süresi olduğu doğru mu?
Mal rejimi nedeniyle talep hakları 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Önceden 1 yıllık zamanaşımı kabul ediliyordu, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu aldığı bir kararla 1 yıllık zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak uygulanması gerektiğine işaret etmiştir.
Boşanma olmadan malların paylaşılamayacağı doğru mu?
Bu da tam doğru bir ifade değil. Eşler birbirlerine geçen kişisel mallarını boşanma davası açılmadan da isteyebilirler. Eşler arasındaki cebri icra yasağı kaldırılmıştır. Eşler birbirine dava açıp hakkını alabilir.
Edinilmiş mal adı verilen, evlilik sırasında çalışma karşılığı alınan malların ise boşanma davasını açınca paylaşılmasını isteyebilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder