Planların hazırlanmasında yeterli fizibilite ve çalışma yapılmadan öngörülen birçok gelişme gerçekleşmemekte veya beklenenin dışında bir hal almakta, buna karşılık öngörülmemiş birçok etmen şehir ulaşımında olumsuz yönde etkili olmaktadır. Özellikle Türkiye gibi gelişme süreci hem ekonomik, hem sosyo-kültürel dalgalanmalar gösteren bir ülkede, belirli bir kentin bir, iki, beş on yıl sonraki nüfusu ve ekonomik yapısı ne olacaktır, sosyal ve kültürel yeğlemeleri nasıl gelişecektir türü sorulara geçerli yanıtlar vermenin güçlüğü açıktır. Dolayısıyla mevcut hazırlanan imar planları, zamanla değişikliklere uğramakta ve özellikle hızlı kentleşmenin yaşandığı, iç göçün çok olduğu bir ortamda imar planlarında yeni koşullara göre gerekli değişiklerin yapılması kaçınılmazdır.
Ancak günümüzde, özellikle kentsel ranttan pay almak isteyen çıkar ve baskı gruplarının etkisiyle yapılan yanlış ve eksik uygulamalar kent planlamasını olumsuz etkilemekte ve imar planları çoğu zaman kısa vadeli çıkarlar uğruna gerek politikacılar, gerekse mülk sahipleri tarafından istismar edilip değişikliğe uğratılarak sonucunda belli grupların haksız olarak zenginleşmesine, kent sakinlerinin ise ortaya çıkan çarpık kent çevresinde yaşamasına neden olmaktadır.
Bilindiği gibi, ülkemizde yürürlükteki 3194 sayılı İmar Yasasında, bir düzenleyici işlem olan nazım ve uygulama imar planlarının, ilgili belediyelerce yapılacağı ya da yaptırılacağı ve ilgili Belediye Meclislerince onaylanarak yürürlüğe gireceğini hükme bağlanmıştır. İmar planları kesinlik kazandıktan sonra ise, hukuken herkesi bağlayıcı, herkes tarafından uyulması zorunlu belgeler haline gelmektedir. Fakat plan onandıktan ve uygulamaya geçildikten sonra durum değişmektedir. Planları hazırlayan ilgili meslek dalları ile tecrübeli idareler genellikle süreç dışına itilmektedir. Bu defa yerel güçler etkenlik kazanmaktadır. Yerel güçlerin etkinlik kazanması planın yerel çıkarlar doğrultusunda değiştirilmesi istemi olarak uygulamayı etkilemekte ve Belediyeler bu aşamada plan değişiklikleri istemleriyle yoğun biçimde karşılaşmaktadırlar.
İmar planı değişiklikleri idari bir tasarruftur. Bu nedenle de, alınacak kararların yetki, şekil, konu, sebep ve maksat yönlerinden hukuka uygun olması zorunluluğu vardır. Tüm idari işlemlerde olduğu gibi, imar planı değişikliklerinde de, yapılan işlemin herhangi bir kişinin çıkarını gözetmek amacıyla yapılmaması gerekmektedir. Yani yapılan imar planı değişikliklerinde kamu yararı olması gerekmektedir. Ancak bazı kamu kurumları yada Belediyeler kendi kurumlarının çıkarları için farklı imar planı değişikliklerine gitmekte ve bu durum esasında kamu yararı gibi görünse de gerekli altyapı ve sosyal donatılar gözetilmeden hazırlanan plan değişiklikleri iyi irdelenip çözüm üretilmeden hazırlandığından özellikle büyük şehirlerde bir çok örneğine rastlandığı gibi bu imar planı değişiklikleri kentin bazı bölgelerinde yoğunluğu haddinden fazla artırdığından özellikle trafik sorununu içinden çıkılmaz hale getirmektedir.
Örnek vermek gerekirse bir bölgede yapılaşmaya izin verildiyse buradaki potansiyele göre ulaşım, altyapı, temiz su, enerji, temel ihtiyaçları karşılayacak tesisler gibi etmenlerin dikkate alınarak planların hazırlanması ve şehrin ona göre yönlendirilmesi gerekir. Ancak yapılan uygulamalar bunun ne yazık ki tersini göstermektedir. Başkentimiz Ankara’yı ele alırsak, kamu kurumlarının büyük çoğunluğu Eskişehir yolu üzerine taşındı veya taşınacak bu durum aynı güzergahı kullanılan yerleşim yerlerini olumsuz yönde etkileyecek süreç ilerledikçe o bölgede yaşayan insanlar için çekilmez bir hal alacaktır.
Diğer bir konu ise yapılaşması oturmuş altyapı ve üstyapı tesislerinin tamamlandığı bölgelerde orantısız emsal artışları ile yapılan çok katlılardan dolayı ulaşım akslarındaki yoğunluklar, temel ihtiyaçların karşılanmasında zaman zaman yaşanan kesintiler, bölge halkı üzerinde oluşan hazımsızlıklar gibi şehir hayatını olumsuz etkileyen bir çok sebebe neden olmaktadır.
3194 sayılı İmar Yasasının yürürlüğe girdiği 1985 yılından bu yana imar planlama yetkisinin yerel yönetimlere verilmesi ile imar planı yapımı ve değişikliklerinde merkezi yönetimin plan onama ve denetleme yetkisi elinden alınmıştır. Yerel yönetimlerin etki ve güçlerini büyük ölçüde artıran bu değişiklik sonucunda imar planı değişiklikleri geçmiş yıllarla karşılaştırılamayacak ölçülerde artmıştır. Bu durum bazı belediyelerce, nerede ise, planlama alanında kuralsızlığın geçerli olduğu biçiminde anlaşılmakta ve uygulanmaktadır. Her ne kadar imar planlama yetkisinin yerel yönetimlere bırakılması ile birlikte, imar planı yapılması ve plan değişikliklerinde uyulması gereken konular, ilgili yönetmeliklerde ayrıntılı biçimde belirtilmişse de, gerek yerel yönetimlerin büyük bölümünün uzman personele sahip olmaması nedeniyle konunun teknik boyutunun tam olarak kavranamaması ve gerekse de bireysel ya da politik çıkarların ön plana çıkması bu kurallara yeterince uyulmasını önlemektedir. Bu yüzden planların en kısa zamanda gelişmeleri geriden izleyen değil, aksine gelişmelere yön gösteren şekilde yapılmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması gerekmekte ve her ne sebeple olursa olsun mümkün mertebe imar planı değişikliklerinden kaçınmalı ve haksız rant sağlayan plan değişiklerini teklif eden ve onaylayan mercilere gerektiğinde cezai müeyyidelerin uygulanacağı yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Harita Kulübü
http://www.haritakulubu.org/
Kaynaklar
Ersoy, M. (1997) “İmar planı değişiklikleri ve Yargı Denetimi” ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi
Akçura, T. (1981) İmar Kurumu Konusunda Gözlemler ODTÜ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder