0535 976 7 888

Yeni Yasal Düzenlemeler ve Kentsel Dönüșüme Etkileri


Yeni Yasal Düzenlemeler ve Kentsel Dönüșüme Etkileri
C. Nil UZUN
Y. Doç. Dr., ODTÜ Șehir ve Bölge Planlama Bölümü

Dinamik bir yapıya sahip olan kentlerde dönüșüm süreçleri farklı zaman dilimlerinde farklı șekillerde gelișmektedir. Birçok ülkede bu dönüșümlere koșut olarak farklı zamanlarda farklı müdahale biçimleri ortaya çıkmaktadır. Tüm bu müdahalelerin temelinde de kentlerde ortaya çıkan bozulmanın giderilmesi yatmaktadır. Türk kentlerinde de 1950li yıllardan bașlayarak hızlı bir kentleșme süreci yașanmıștır. 1980lere gelindiğinde ise İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde hızlı kentleșmenin yanısıra kentsel dönüșüm de önem kazanmaya bașlamıștır. Bu yazıda Türkiye’de kentsel dönüșüme yönelik özellikle son yıllarda yapılan yasal düzenlemelerin kısa bir değerlendirilmesi yapılmaktadır.

Kentsel dönüșüm ile ilgili olarak Avrupa ve Amerika’daki kentlere bakıldığında son yüzyılda farklı dönüșüm süreçlerinin yașandığı gözlenmektedir. 1940ların ikinci yarısında özellikle Avrupa kentlerinde, savașın yarattığı yıkım nedeniyle yeniden yapılandırma önem kazanmıștır. 1950lerde uydu kentlerin ortaya çıkması ile kentte yașayan nüfusun bir bölümü buralarda yerleșmiștir. Bu nüfusun kent merkezinde boșalttığı konut alanları ise daha düșük gelir grupları tarafından kullanılmıș ve bir taraftan da çöküntü alanları ortaya çıkmıștır. 1960larda kent merkezlerinde canlandırma çabaları sürerken kent çeperinde de gelișmeler devam etmektedir. 1950li ve 60lı yılların önemli bir özelliği de kent merkezindeki çöküntü alanlarının tamamen yıkılarak yenilenmesidir. 1970lerde ise sanayi ve merkez fonksiyonları da merkezden uzaklașmaya bașlamıș, yeni alt merkezlerin olușması ile de eski kent merkezlerinde çöküntü alanlarının olușumu hızlanmıștır. Bu dönemde eski kentsel alanlarda yenileme daha geniș kapsamlı olarak gerçekleșirken konut alanlarında da sosyal ve fi ziksel rehabilitasyon önem kazanmıștır. 1980lere önemli bir dönüm noktası olmuș, yeni gelișen servis sektörü ile birlikte büyük kent merkezleri yönetim merkezi olarak tekrar önem kazanmıștır. Bu gelișmeye koșut olarak yeniden geliștirme süreci ön plana çıkarken merkez kullanımlarının yanında kent merkezindeki konut alanlarının önemi de giderek artmıștır. Kent merkezlerindeki dönüșüm 1990larda da devam ederken yeni müdahale biçimleri de ortaya çıkmıștır. 1970lerde sanayinin kent dıșına çıkması ile boșalan sanayi alanları kent ekonomisine katkı sağlanması hedeflenerek yeni ișlevler kazandırılarak dönüșürken, merkezdeki çöküntü alanları da hem bireysel girișimlerle hem de yerel yönetimler eliyle yenilenmeye bașlamıștır. bunlarla birlikte özellikle kent merkezlerindeki çöküntü alanlarında yașanan kentsel problemleri kapsamlı bir yaklașımla ele alan, alanın ekonomik, sosyal, fi ziksel ve çevresel yapısının uzun vadeli olarak iyileștirilmesini hedefleyen kentsel dönüșüm projeleri büyük önem kazanmıștır (Carmon,1997; Roberts, 2000).

Türkiye’de Kentsel Dönüșüm 

Türk kentlerindeki değișim ve dönüșüme bakıldığında 1950lerde bașlayan hızlı bir kentleșme sürecinin ardından Avrupa ve Amerika kentlerinde gözlenen değișimlerin gerçekleștiği görülmektedir. Ancak Türkiye’de farklı süreçler eș zamanlı olarak da ortaya çıkabilmektedir. 1950li yıllarda sanayileșme ile birlikte hızlanan kentleșme süreci beraberinde özellikle yoğun göç alan Ankara, İstanbul, İzmir gibi kentlerin kontrolsüz bir biçimde büyümesini getirmiștir. Kentlerimizdeki kontrolsüz gelișimin önemli etkenlerinden biri de hızlı kentleșmeye cevap verecek yeterli konut sunumunun olmaması nedeni ile gelișen gecekondu alanları olmuștur. 1970lerde büyük Türk kentlerinde bir taraftan kentleșme devam ederken bir taraftan da uydu kentler olușmaya bașlamıștır. 1980lere gelindiğinde ise, kentleșme hızı azalırken kent merkezlerinin ve gecekondu alanlarının dönüșümü, sanayi alanlarının kent dıșına çıkması gibi olușumlar Türk kentlerinde de gözlemlenmeye bașlamıștır.

Diğer ülke örneklerinde de olduğu gibi Türkiye’de de tarihi doku ve eski kent merkezleri önem tașımaktadır. Var olan tarihi yapıların korunarak yenilenmesi ve çoğu zaman da ișlevlerinin değiștirilerek yeniden kullanımları bu alanlardaki dönüșüm projelerinin temelini olușturmaktadır. Dönüșümün gerçekleștiği diğer bir alan da kent içindeki sanayi yapılarının yenilenerek ticari ve kültürel kullanımları ve kimi zaman da konut kullanımı barındırması söz konusudur. Diğer ülke örneklerinden farklı olarak Türkiye’de özellikle 1999 Marmara depreminden sonra deprem riski tașıyan yapılașma alanlarının bu riske karșı önlemlerin alınarak dönüștürülmesi söz konusudur. Özellikle İstanbul’da bu doğrultuda yapılan dönüșüm projeleri bulunmaktadır. 

Tüm bunların yanısıra Türkiye’de kentsel dönüșüm daha yoğun olarak gecekondu alanlarında gerçekleșmektedir. Gecekondu alanlarının dönüșüm sürecinde 1984 yılında çıkartılan 2981 sayılı “İmar Ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İșlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiștirilmesi Hakkında Kanun” bașlıklı son af kanunu önemli bir rol oynamaktadır. Bu kanun ile gecekondu alanları için ıslah imar planı yapma imkanı ortaya çıkarken kentsel dönüșüm projelerinin de olușması dolaylı olarak sağlamıștır. Ayrıca gecekondularda kat sayısının artmasını, gecekonduların alınıp satılmasını ve müteahhitlere verilmesini mümkün kılınmıștır. Ancak bu kanunda gecekondu probleminin sadece mülkiyet ve tapu konularının yapılașma kurallarına göre ele alınması ile çözülebileceği öngörüsünün bulunması Islah İmar Planları ile gecekondu alanlarının ekonomik, sosyal, fi ziksel ve çevresel yapısının uzun vadeli olarak iyileștirilmesini olanaklı kılmamaktadır. Uygulanan ıslah imar planları sonunda sadece fi ziksel bir dönüșüm gerçekleșmekte kentsel dönüșümün temel hedeflerinden olan ekonomik, sosyal ve çevresel dönüșüm gerçekleșememektedir.

1980lerin sonunda ıslah imar planlarının yanısıra dönüșüm projeleri de yerel yönetimlerin uygulamaları arasında yer almaya bașlamıștır. Bu projelere ilk örnek Ankara Dikmen vadisindeki gecekondu alanı için hazırlanan Dikmen Vadisi Kentsel Dönüșüm Projesidir. Bu proje alanın ekonomik, fi ziksel ve çevresel yapısının uzun vadeli olarak iyileștirilmesini hedefleyen kapsamlı bir kentsel dönüșüm projesi olarak tasarlanmıștır. Zaman içinde hem Dikmen Vadisi Kentsel Dönüșüm Projesinde hem de diğer kentsel dönüșüm projelerinde yerel yönetimlerin kentsel rantlardan yararlanma hedefi  ön plana çıkarak kentsel dönüșümün sosyal ve fi ziksel hedefleri göz ardı edilmeye bașlanmıștır. 

Yeni Yasal Düzenlemeler 

1980lerle birlikte kentlerin gündeminde önemli bir yer tutmaya bașlayan kentsel dönüșüm projeleri yerel yönetimler için önemli bir araç olarak ortaya çıkmaktadır. Kentsel dönüșüm projeleri kentlerin çöküntü alanlarının iyileștirilmesi ve gecekondu alanlarının yerine daha sağlıklı yașam çevreleri üretimin kolaylaștırılması için büyük önem tașımaktadır. Ancak ne yazık ki kentsel dönüșüm projeleri, dönüșüm alanlarının ekonomik, sosyal, fi ziksel ve çevresel yapısının uzun vadeli olarak iyileștirilmesini hedeflemekten çok yerel yönetimler ve farklı çıkar grupları için bir gelir kaynağına dönüșmeye bașlamıștır. Bu durum da kentsel dönüșüm projelerinde temel hedeften sapmalara ve sağlıksız kentsel çevrelerin olușumuna yol açmaktadır. Son yıllarda yoğun bir biçimde değișen yasal düzenlemeler de kentsel dönüșüm projelerinin ekonomik, sosyal, fi ziksel ve çevresel yapının iyileștirilmesi hedefi ne ulașılabilmesi için yetersiz kalmaktadır. 

Türkiye’de kentsel dönüșüm daha yoğun olarak gecekondu alanlarında gerçekleșmektedir.

Yürürlükteki Yasalar 

Son iki yıl içinde gerçekleștirilen yeni yasal düzenlemelere 2004 yılında çıkartılan 5104 sayılı “Kuzey Ankara Giriși Kentsel Dönüșüm Projesi Kanunu” ilk örnek olarak verilebilir. Bu kanunda amaç “...kuzey Ankara giriși ve çevresini kapsayan alanlarda kentsel dönüșüm projesi çerçevesinde fi ziksel durumun ve çevre görüntüsünün geliștirilmesi, güzelleștirilmesi ve daha sağlıklı bir yerleșim düzeni sağlanması ile kentsel yașam düzeyinin yükseltilmesidir.” șeklinde tanımlanmaktadır. Kentsel dönüșüm projelerinin temel hedefleri gözönünde bulundurulduğunda bu Kuzey Ankara Giriși Kentsel Dönüșüm Projesi’nin sadece fi ziksel bir dönüșüm öngördüğü ortaya çıkmaktadır. Bu eksikliğin yanısıra, bir kentin belirli bir alanı için bir dönüșüm kanunu çıkartılması ile de kentlerin planlanması ve gelișimi açısından olumsuzluklar içeren parçacı yaklașımların da önü açılmıștır. 

2005 yılında çıkartılan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun kentsel dönüșüm ve gelișim alanları ile ilgili 73. maddesinde ise “...Belediye, kentin gelișimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden inșa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar olușturmak, deprem riskine karșı tedbirler almak veya kentin tarihî ve kültürel dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüșüm ve gelișim projeleri uygulayabilir... Bir yerin kentsel dönüșüm ve gelișim proje alanı olarak ilân edilebilmesi için; o yerin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunması ve en az elli bin metrekare olması șarttır” ifadeleri yer almaktadır. Bu maddede kentsel dönüșüm projelerinin uygulanabileceği alanlar göreli olarak kapsamlı bir șekilde tanımlanmıș olsa da bir alanın kentsel dönüșüm ve gelișim proje alanı olarak ilan edilebilmesi için sadece alan büyüklüğüne yönelik sayısal bir kısıtlama getirilmiștir. Bunun yanısıra, eskiyen kent kısımlarının hangi ölçülere göre kim tarafından belirleneceği ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. 2004 yılında çıkartılan 5216 sayılı Büyükșehir Belediyesi Kanunu’nda ise Büyükșehir Belediyelerine de kentsel dönüșüm ve gelișim projelerini uygulama yetkisi verilmiștir. 

2005 yılında yürürlüğe giren diğer bir kanun ise 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültür El Tașınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yașatılarak Kullanılması Hakkında Kanun’dur. Bu kanunun amacı “...yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuș; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelișimine uygun olarak yeniden inșa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları olușturulması, tabiî afet risklerine karșı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel tașınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yașatılarak kullanılmasıdır.” Burada belirlenen amacın tarihi kent dokularını kapsayan kentsel dönüșüm projelerinin amaçları ile ötüștüğü görülmektedir. Ancak bu yasada da yıpranan ve özelliğini kaybetmiș kent bölgelerinin nasıl ve hangi ölçütlere göre belirleneceği açıklanmamaktadır. Bunun yanısıra bu yasa ile Kentsel Sit Alanı kararlarının ve koruma amaçlı imar planlarının bütünlüğünün bozulması da söz konusudur.

Dönüșüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı 

Yukarıda tartıșılan yasalara ek olarak halen üzerinde tartıșılmakta olan Dönüșüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı’nda da “...imar planı bulunsun veya bulunmasın kentsel ve kırsal tüm alanlarda bilim, teknik, sanat ve sağlık kurallarına uygun olarak, afetlere ve kentsel risklere duyarlı yașam çevrelerinin olușturulması için veya fi ziki köhneme ve sosyal ve teknik altyapının yetersiz ve niteliksiz olduğu alanların iyileștirme, tasfi ye, yenileme ve gelișimini sağlamak üzere dönüșüm alanlarının tespitine ve dönüșümün gerçekleștirilmesine dair her türlü iș ve ișlemler ile ilke ve esasların” belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu yasada da dönüșüm alanının nasıl ve hangi ölçütlerle belirleneceği açık olmamakla birlikte sadece dönüșüm alanının büyüklüğü için bir alt değer belirlenmektedir. Bunun yanısıra tasarıda yer alan “Tasfi ye, sağlıklaștırma, gelișme ve yeni yatırımlar nedeniyle; dönüșüme konu alanın yetersiz olması halinde, dönüștürülecek bölge ile ilișkili bulunmak, aynı meclis kararında belirtilmek ve toplam alan beș hektardan az olmamak kaydıyla, birbirinden ayrı ve birden fazla alan, tek dönüșüm alanı olarak belirlenebilir.” ifadesi burada da bütüncül bir planlama yaklașımının bulunmadığını göstermektedir. Ayrıca bu yasa tasarısına göre Dönüșüm alanları, 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Tașınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yașatılarak Kullanılması Hakkında Kanun çerçevesinde belirlenmiș olan yenileme alanlarını da kapsaması söz konusudur. Bu durumda aynı alan için iki farklı yasal düzenlemenin varlığı planlama sürecinde çok önemli bir çelișkiyi ortaya çıkartmaktadır. 

Yasa tasarısında dönüșüm alanı sınırları içinde 12/10/2004 tarihinden önce yapıldığını belgeleyen gecekondu sahiplerine, ruhsatsız yapı sahiplerine ve ikamet edenlere de bedelini yirmi yılı așmamak üzere borçlandırılmak kaydıyla yapılacak sosyal konutlardan veya yapılardan, bağımsız bölüm verilebileceği ifade edilmektedir. Bu durumda 1984 yılında çıkartılan 2981 sayılı yasa ile getirilen son gecekondu affı göz ardı edilerek yeni bir af gündeme gelmektedir. Günümüzde gecekondu artık bir barınma aracı olmaktan çok kentte yașayanların belirli bir bölümü için yatırım aracı niteliği kazanmıștır. Böylesi yeni bir af, önümüzdeki yıllarda yatırım amaçlı olarak yeni gecekondu alanlarının ortaya çıkmasını teșvik ederek kentsel gelișimi olumsuz olarak etkileyecektir. 

Bu yasa tasarısı ile ortaya çıkan bir problem de dönüșüm alanlarında yapılan planlarla üst ölçek planların uyumunun aranmaması, dönüșümün üst kademe planlarda revizyon veya değișiklik yapılmasını gerektirmesi halinde bu revizyonların üç aylık bir süre içerisinde gerçekleștirilmesi gerekliliğidir. Bu durumda söz konusu tasarının kanunlașması halinde planlama sürecinde ölçekler arası bütünlük tamamen kaybolarak parçacı yaklașımlar ön plana çıkacaktır.

Sonuç 

Son yirmi yılda Türk kentlerinde de diğer ülke kentlerinde olduğu gibi kentsel dönüșüm giderek önem kazanmıștır. Son yıllarda çıkartılan çeșitli yasalarla da kentsel dönüșüm plan ve projeleri için yasal çerçeve olușmaya bașlamıștır. Ancak ne yazık ki ne çıkartılan yasalar ne de üzerinde tartıșılmakta olan Dönüșüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı kentsel dönüșüm sürecini kapsamlı bir șekilde içermektedir. Alanların belirlenmesi ile ilgili kurallar ve ilkeler yetersiz kalmaktadır. Bunun yanısıra kentlerin gelișimi ve planlama sürecinde çok önemli olan planlama sürecinin bütünlüğü ve planlar arası bağlantılar hiçbir șekilde dikkate alınmayarak parçacı yaklașımlar ortaya çıkmıștır. Bu düzenlemelerin hiçbirinde olası bir dönüșümün gerekliliğini ve niteliği sorgulamayı, sürecini olușturmayı sağlayacak yaklașımlar bulunmamaktadır. Dönüșümün sosyal boyutları ve dönüșüm sürecine katılım ile ilgili olarak da herhangi bir düzenleme de getirilmemektedir. Dolayısıyla son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler ve gündemdeki yasa taslağının çöküntü alanlarında yașanan kentsel problemleri kapsamlı bir yaklașımla ele alması, alanın ekonomik, sosyal, fi ziksel ve çevresel yapısının uzun vadeli olarak iyileștirilmesini hedeflemesi beklenen kentsel dönüșüm projelerinin olușturulması için gerekli yasal çerçeveyi olușturmakta yetersiz kaldığı ve birçok olumsuzluk tașıdığı görülmektedir. 

Kaynakça 

Carmon, N. (1997), “Neighborhood Regeneration: The State of the Art” Journal of Planning Education and Research Cilt 17, ss.131-144

Roberts P. (2000), “The Evolution, Definition and Purpose of Urban Regeneration” P. Roberts ve H. Sykes, Urban Regeneration: A Handbook. London, Sage 


Paylaş:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İSTANBUL VE TÜRKİYE GENELİ HİZMETLERİMİZ

  1. Otel ve Otel Arsası
  2. Turistik Tesisler
  3. Hastane ve Hastane Arsası
  4. Benzinlik ve Benzinlik Arsası
  5. Tarım Arazileri ve Kredilendirme
  6. Eğitim İmarlı Arsa ve Eğitim Binaları
  7. Satılık Arsalar
  8. Kat Karşılığı Arsalar
  9. Konut İmarlı Arsalar
  10. Ticari İmarlı Arsalar
  11. Eğitim İmarlı Arsalar
  12. Sağlık İmarlı Arsalar
  13. Fabrika ve Sanayi Arsaları
  14. Hafriyat Döküm Sahaları
  15. Projeli AVM Arsaları
  16. Prefabrik Ev Yapımı
  17. Tiny House Ev
  18. Çelik Konstrüksiyon Ev
  19. Airbnb - Ağaç Ev

apay gayrimenkul

  1. İstanbul bölgesinde kat karşılığı toplu konut yeri arıyorum..
  2. Şişli bölgesinde butik kat karşılığı yerler arıyorum.
  3. Muğla bölgesinde kat karşılığı villa arsası arıyorum.

Murat APAY

Talep edilen arsalarla ilgili olarak resmi yetki belgem vardır.